Bültenimize üye olun!

Rüyalar ve uyku hakkında yeni yazılar, ilginç bilgiler, uzman görüşleri ve tavsiyeler! Herkesden önce haberdar olmak için bültenimize abone olun!

Abone ol Blog kapak görseli
@levanten profil resmi @levanten

Sabaha karşı görülen rüyalar neden daha gerçekçi?

Güneşin doğuşu, sabaha karşı görülen rüyaların daha gerçekçi olduğuna ilişkin keyifli bir blog yazısı.
Photo by kazuend / Unsplash

Herkes rüyaları yorumlamak ister, kahve fincanına bakıp olacakları anlatmak gibi… Ne kadar da güzel olurdu, ancak rüyalar çok karmaşık bir alemdir. Günümüzde beyin üzerinde yapılan bilimsel çalışmalar beynin çalışma sisteminin anlaşılmasının çok uzağındadır. Bazı noktalarda beynin nasıl çalıştığını keşfetsek de “niçin”den hatırı sayılır kadar uzak bir mesafedeyiz. Bu açıdan baktığımızda, beynimizin içinde çalışan, bize göre bilinmeyen bu kaos ortamında oluşan rüyaları anlamak, anlamlandırmak ne kadar zor; sanırım bu zorluğun boyutu hakkında az da olsa bir fikir edinebiliriz.

Genelde rüyaları oluşturan itkinin arzular, duygular, yaşanmışlıklar ve yaşanacaklar olduğu kabul edilir. Son etken nedeniyle hepinizin içinde bir karıncalanma olduğuna eminim. Evet doğru, aslında hepimiz birer zaman makinesi benzeri özelliklere sahibiz ya da kısmi kahinleriz. Ancak şu geleceği görmek işinin rüyada nasıl olduğu konusunda hiçbir fikrimiz yok. Sistem ne zaman devreye girer, nasıl işler, dili nedir bilmiyoruz. Sadece birçok veri var. Bu veriler geçmişimiz, tecrübelerimiz, hayallerimiz, duygularımız, arzularımız vs. aklınıza ne gelirse, tabi böyle bir durumda da rüyalarımızı en iyi yorumlayacak kişi sizi en iyi tanıyan kişidir, yani sizsiniz.

Örneğin kendinize sorun; rüyadan uyandığınızda ilk ne hissettiniz? Mutluluk, acı, üzüntü vs. bu sorunun cevabı size rüyanın pozitif olup olmadığı bilgisini verir. Gördüğünüz şeyler gerçek dünyada olumlu vasıflandırılmayabilir ancak uyandığınızda mutluluk hissediyorsanız, bu olumlu bir şeyler gördüğünüzü gösterir. Rüya aleminin bu yüzden kendine has bir sembol dili vardır. İşte bu dilde bazı şeyler bizim gerçek dünyadaki sembollerimizle uyuşuyor, bazıları ise duruma göre farklı olabiliyor. Ama yaygın bir kanaate göre kendi ile ve çevresi ile barışık, mutlu, huzurlu insanların güzel rüya görme sıklığı daha fazlayken; karamsar, kötü fikirlerin tutsağı insanlar daha karmaşık, sıkıntılı rüyalar görüyorlar.

Bir de tabi rüyanın ne zaman görüldüğü bu durumu belirliyor. Örneğin halk arasında sabah erken saatlerde görülen rüyaların daha gerçek olduğu gibi bir inanış var. Aslında bu bir anlamda doğrudur. Çünkü uykumuzun başlangıç kısımlarında beynimiz rüya görme işindense başka şeylerle meşguldür. Bu dönemde beyin geçmişten gelen veya gün içinde yaşadıklarımızdan kaynaklı milyarlarca sinirsel bağlantılardan gereksiz olanları ayıklar, ortadan kaldırır. Bu sayede gecenin ilerleyen saatlerinde özellikle uyanmadan önceki birkaç saate işlenmiş-güçlendirilmiş sinirsel bağlantılar daha kaliteli olduğundan, rüyalarımız daha anlamlı, gereksiz ayrıntılardan arındırılmış olur. Yani aslında biz uykumuzun her aşamasında rüya görürüz, ancak uykunun ilk aşamalarındaki rüyalarımız kısa ve çok karmaşıktır, sonlara doğru daha uzun ve daha açık, anlaşılabilirdir. Şimdi haa? dediğinizi duyar gibiyim. İşte bu yüzden sabahın erken saatlerinde, güneş doğmadan önce görülen rüyalar daha anlaşılır ve mantıklıdır. Çünkü tabiri caizse beynimizdeki bilgisayar tüm gece çalışır ve sizin çektiğiniz filmin gereksiz arka plan ses ve gürültülerini, kontrastını, ışık açısını, netlik-fluluk durumunu, hışırtısını, tizliğini, basını vs. ayarlar. Ve ortaya sabah bir bilim-kurgu filmi de çıkmış olabilir, bir macera filmi de… yoksa bir korku filmi mi desem! Tabi, ben tüm gece atari oynuyorum, zaten sabah uyumaya başlıyorum, o zaman ne olacak diyen çok sevgili arkadaşlarımızı duyar gibiyim. (Bilmeyenler için atari, playsatition’ın dedesidir, bilginize.)

Yukarıda rüya ve uyku hakkında bahsettiklerim gece yarısından birkaç saat önce yatan ve ortalama 8 saat uyuyan insanlar içindir. Yoksa sabahın 5’ine kadar canavarların kovaladığı, dört bir yandan mermilerin yağmur gibi yağdığı oyunları oynayıp, uyuyanların, rüyalarında anlamlı bir olay örgüsünü görmelerini sağlayacak, gereksiz sinirsel bağlantıları temizleyecek bir beynin henüz yaratıldığını düşünmüyorum.

Sonuç olarak, beynimiz zaman zaman kendi kendine verdiği kararlarla zaman zaman da bizim yönlendirmelerimizle rüya görmemizi sağlar ve rüyalarımızı çeşitlendirir. Rüyalar bu nedenle bazen gün içinde yaşadıklarımızın yansımaları olabileceği gibi bazen beklentilerimize cevap veren senaryolar, cinsel içerikler, ilhamlar barındırabilir. Bazen de neden geldiğini bilmediğimiz gelecekte olacakları gösteren kehanetler içerebilir.